Gaziantep’in Gastronomi Başarısı ve Gölgede Kalan Gerçekler

Gaziantep’in Gastronomi Başarısı ve Gölgede Kalan Gerçekler

Gaziantep, dünyanın en önemli gastronomi şehirlerinden biri. UNESCO tarafından tescillenmiş bu kimliğiyle, her yıl on binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. 13-21 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek GastroANTEP Kültür Yolu Festivali de bu gurur tablosunun en önemli parçası.Ancak meseleye sadece festivalin pırıltılı yüzünden bakarsak yanılırız. Çünkü Gaziantep gastronomisi son yıllarda ciddi bir tartışmanın da odağında.

Bugün şehrin insanı kendi mutfağının lezzetlerine ulaşmakta zorlanıyor. Bir porsiyon kebabın 800 TL’ye, nohut dürümün 90 TL’ye, yanında bir ayranla birlikte 120 TL’ye çıktığı, 1500 TL’ye satılan baklavaların vitrinlerde yer aldığı bir dönemde yaşıyoruz. Gaziantepli’nin kendi mutfağını yiyemez hale gelmesi, aslında bu gastronomi markasının nerden nereye geldiğini  gösteriyor.

Elbette Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in gastronomi markasını dünyaya tanıtmak için verdiği emeği inkâr edemeyiz. Ancak mesele sadece tanıtım değil. Denetim tarafında aynı titizliği halk görmek istiyor.

Nitekim son dönemde yaşanan skandallar, bu sorunun büyüklüğünü açıkça ortaya koydu. Bir dönem Türkiye’nin gündemine oturan dönerci skandalında, ünlü bir yemek firmasının kıymasından at ve eşek eti çıkması herkesi sarstı. Ardından gecen hafta  düzenek kurup bozuk etleri kıyma diye satan kasap olayı geldi. İşte bu iki örnek, gastronomi şehrimizde işin nereye geldiğini bir kez daha gözler önüne serdi.

Üstelik sadece bu kadar da değil. Kebapçılarda çeşitli sorunlar yaşandığını görüyoruz. Son denetimlerde bazı işletmelerde cesitli sorunlar ortaya çıktı. Bu tablo, Gaziantep için ne yazık ki kötü bir reklam oldu.

Gaziantep’in adını göklere çıkaran gastronomi markası, böylesi skandallarla yerle bir edilmemeli. Çünkü mesele sadece turizm ya da festival değil; mesele bizim sağlığımız.

Bir tarafta büyük emeklerle hazırlanan festival için geri sayım yapılırken, diğer tarafta Gaziantepli “sağlığımız kime emanet?” diye soruyor.

Bu yüzden gastronomiyle övünmek kadar, onun denetim mekanizmasını da güçlendirmek gerekiyor. Yoksa her bir skandal, yıllarca verilen emeği bir günde gölgeleyebilir.