Çıraklık Kaybolursa, Bir Ülke Ne Kaybeder?
Çıraklık Kaybolursa, Bir Ülke Ne Kaybeder?
Eskiden sokak aralarında bir ses duyulurdu:
“Ustaa! Çırak geldiii!”
Bu ses, bir iş yerinin kapısından içeri adım atan çocuğun daha iyi bir geleceğe yürüdüğünün habercisiydi.
Her mesleğin bir ustası, her ustanın bir çırağı vardı.
Çocuklar, büyüdüklerinde “elimde bir altın bilezik olsun” diye aileleri tarafından bir ustanın yanına teslim edilirdi.
Berberler makasını, terziler iğnesini, ayakkabıcılar keserini…
Her biri sadece iş değil, bir hayat disiplini, bir ahlak, bir duruş öğretirdi.
Usta–çırak ilişkisi sadece meslek değil, insan yetiştirme sanatının ta kendisiydi.
Ama bugün?
Sanayileşme arttı, teknoloji gelişti, gençler masa başındaki ekranları daha çekici görmeye başladı.
Atölyelerin kapısında yıllardır aynı ilan asılı duruyor:
“Çırak aranıyor.”Ama gelen yok…
Peki, beş sene sonra bir tamirci yetişmezse ne olur?
Bir berber, bir mobilyacı, bir tesisatçı, bir demirci, bir ayakkabı ustası yetişmezse?
Gelin birkaç yıl sonrasını hayal edelim:
Bozulan makinenizi tamir edecek kimse bulamazsınız.
Yeni almak mecburiyet olur ve masraflar katlanır.
Sıradan bir saç tıraşı için saatlerce sıra beklersiniz.
Eskiden berber çoktu” cümlesi normalleşir.
Ayakkabınızın tabanı açıldığında ‘tamirci bulamadım’ deyip yenisini alırsınız.
Tüketim artar, üretim azalır.
Geleneksel zanaatlar tamamen kaybolur, kültür yarım kalır.
Çünkü “ustalık” bir kültürdür; devredilmezse ölür.
Küçük şehirlerde ekonomi durma noktasına gelir.
Çünkü en temel hizmetler bile ulaşılmaz hale gelir.
Çırak yetişmezse, toplumun omurgası yavaş yavaş çözülür.
Bugün fark etmezsiniz, ama yarın bir gün herkes “Keşke eskisi gibi çırak yetişseydi” demeye başlar.
Ama Çözüm Var… Hem de elimizin altında.
Çıraklık eskisi gibi rağbet görmüyorsa, yöntemlerimizi değiştirmeliyiz.
Yeni nesil farklı düşünüyor, farklı öğreniyor ve farklı motive oluyor.
O halde çıraklığın sunuluş biçimi de çağa uygun olmalı.
Çıraklığı yeniden cazip hâle getirmek için yeni metotlar:
Modern çıraklık okulları
Okulla mesleği birleştiren, teoriyi ve pratiği iç içe sunan yeni kurumlar.
Kısa süreli, uygulamalı atölye programları
Gençlere “deneyerek” öğrenme fırsatı veren sistemler.
Meslek ustalarının hikâyelerinin görünür kılınması
Başarılı ustaların hayatı gençlere ilham olabilir.
Devlet ve belediye destekli çıraklık bursları, prim avantajları
Aileler ve gençler için motivasyon sağlayacak teşvikler.
Çocuklara yönelik yaratıcı meslek tanıtım günleri
İlkokuldan başlayarak zanaat kültürünü tanıtan eğlenceli atölyeler.
Sosyal medyada zanaat odaklı içerikler
Ustalığın değerini dijital dünyaya taşıyacak projeler.
Unutmayalım: Her şehir, iyi yetişmiş ustalarıyla ayakta durur.
Bir ülkeyi sadece büyük fabrikalar, plazalar, üniversiteler ayakta tutmaz.
O ülkeyi; berberi, tamircisi, marangozu, demircisi, terzisi, fırıncısı ayakta tutar.
Çünkü hayatın en temel ihtiyaçlarını karşılayan, görünmez kahramanlardır onlar.
Bugün bir çocuğu çırak yaparsak, yarın bir şehri ayakta tutarız.
Bugün bir ustanın yanına genç gönderirsek, gelecek nesillere kültürü miras bırakırız.
Çıraklık yok olursa, sadece bir meslek eksilmez… Bir kültür, bir düzen, bir gelecek de eksilir.
Ama çıraklık canlanırsa, ülkenin omurgası yeniden güçlenir.
Bu yüzden hep birlikte meslek öğrenmenin, çıraklığın, ustalığın değerini yeniden hatırlatmalı ve hatırlatmaya devam etmeliyiz.
Not..BİR SONRAKİ YAZIMDA MESEMİN ÖNEMİNİ YAZACAĞIM...