YAZARLAR

Didem Dinleyici Yazdı: Merhaba

Merhaba, ben Didem Dinleyici.  Gaziantepsonnokta ailesinden sizlere seslenmenin heyecanı içindeyim. Bu ilk yazımla birlikte artık her hafta siyasetten Gaziantep'in ekonomisine, gündemden toplumsal meselelere kadar pek çok konuda sizlerle düşüncelerimi paylaşacağım.   Bu köşede olmamın temel sebebi; Gaziantepsonnokta'nın özgür, tarafsız ve doğru yayın anlayışına duyduğum güven.  İlk yazımda sizlere kocaman bir "merhaba" diyerek başlıyorum.

Bir deneyde, cam fanusun içine bir kurbağa koyarlar.

Kurbağa defalarca sıçramaya çalışır ama her defasında cam tavana çarpar.

Sonra cam kaldırılır.

Ama kurbağa artık zıplamaz.

Çünkü yukarıda hâlâ bir tavan olduğunu sanır.

Biz kadınlar, o kurbağa değiliz.

Başımızı çarptığımız camı gördük, tanıdık ve şimdi o tavanı sadece kırmakla yetinmiyoruz.

Onu oraya yerleştiren yapıyı da sorguluyoruz.

Kırdık mı cam tavanı?

Henüz değil.

Belki birkaç çatlak var, ama hâlâ üst kat onların.

Toplantılarda “hanımefendi biraz sessiz olabilir mi?” cümlesiyle bölünüyoruz.

Konuşsak da dinlenmiyor, sustuğumuzda unutuluyoruz.

Konuşmanın ardından ise en çok konuşulan… makyajımız ve kıyafetimiz oluyor.

Siyaset, kadınlar için hâlâ konuk olunan bir alan.

Ne yazık ki “genel merkezler”, hâlâ çoğunlukla erkeklerin karar verdiği, kadınların ise görünür ama etkisiz kaldığı yapılar olarak varlığını sürdürüyor.

Kadının adı var, sesi eksik.

Görünüyoruz ama yön vermek hâlâ çok az kadına nasip oluyor.

Kadın aday mı?

Elbette olabiliriz, neden olmasın.

Ama önce birkaç soruyu geçmek gerek:

“Eşin izin verdi mi?”, “Çocuklara kim bakacak?”, “O saçla mı çıkacaksın?” “ Baban izin verdi mi?”

Hepsini cevapladıysan…

Hoş geldin. Listenin son sırasına.

“Kadın” Kelimesi Bile Zor Geliyor Bazılarına

Biz kendimize kadın diyoruz.

Ama hâlâ birileri ısrarla “bayan” demekte.

Sanki kadın demek fazla net, fazla iddialı.

“Bayan” daha zararsız, daha yumuşak, daha… kontrollü.

Fakat ne zaman “bayan” dense, orada bir eşitlik eksilir, bir özgüven kırılır.

Çünkü dilin yumuşattığı şey, çoğu zaman kadının sesidir.

Temsilde Sayılar Bize Ne Anlatıyor?

TBMM’de 600 milletvekilinden 118’i kadın.

Yani beş kişilik bir masada bir kadın varsa, bu normal sayılıyor.

Kabinede yalnızca bir kadın bakan var.

Bu tablo “ilerleme” değil, hâlâ geride olduğumuzun resmi.

Bize sıkça “kadınlar siyasete ilgi duymuyor” deniyor.

Asıl soru şu: O ilgi ne zaman kırıldı?

Küçük bir kız çocuğu, “büyüyünce başkan olacağım” dediğinde gülünüp geçildiğinde mi?

Yoksa aile içinde, “siyaset sana göre değil” denildiğinde mi?

Aile Baskısı ve Toplumsal Bariyerler

Kadının siyasette ilerlemesi sadece partilerle değil, evin içiyle de ilgili.

Aile, eş, mahalle…

Kadının yükselmesi hâlâ “evdeki dengenin bozulması” gibi görülüyor.

Sadece dışardan değil, en yakından gelen onay beklentisiyle mücadele ediyoruz.

İşte bu yüzden birçok kadın ya hiç yola çıkmıyor… ya da yolda yalnız bırakılıyor.

İftira, Etiket, Siyasi Linç: Hoş Geldin Kadın Siyasetçi

Kadın siyasetçiysen dikkat!

Her adımın gözetlenir.

Başarırsan “yukarılarda kimin desteği var?” denir.

Yükselirsen “kimin adamı” derler.

Kıyafetin eleştirilir, medeni halin sorgulanır.

Kocan varsa “ona rağmen nasıl başardı?”, yoksa “acaba neden?”

Kadınlar konuştuğunda fikir değil, “dedikodu” olur.

Karar verince “hırs yaptı” derler.

Erkek aynı şeyi yapınca: “Lider doğmuş.”

Kadının Kadına Ettiği

Birbirimizin yolunu açmamız gerekirken, bazen birbirimize engel oluyoruz.

Kadının kadına uyguladığı görünmeyen şiddet, çoğu zaman erkeğinkinden daha sinsidir.

Başarılı kadın takdir edilmek yerine kıskanılırsa, bu yol nasıl açılabilir?

Birbirimizi yükseltmeden, birlikte yükselemeyiz.

1934’te Öndeydik, 2025’te Arkada Kaldık

Unutanlara hatırlatalım:

Türk kadını 1934’te seçme ve seçilme hakkı aldı.

Dünya tarihine geçti.

Fransız kadınından önce.

İtalyan’dan, İsviçreli’den önce.

Peki ne oldu da şimdi dünya sıralamalarında 100’lerin altına indik?

Ne oldu da 1930’ların öncü kadınlarıyla övünürken, 2025’in kadınlarına hâlâ “sıra sana gelmedi” diyoruz?

Bu Sorun Sadece Bir Partinin Değil

Partilerin adı değişiyor ama zihniyet aynı kalıyor.

Kadınlar her yerde “oransal” olarak var, ama yetki söz konusu olduğunda sessizliğe itiliyor.

Bu mesele ideolojiler üstü.

Bu mesele, siyaseti gerçekten dönüştürmek isteyen herkesin sorumluluğu.

Bu Bina Bizimle Yeniden Kurulacak

İyi de, bu sistemi kim kurdu?

Cam tavanı oraya kim yerleştirdi?

Erkekler mi?

Evet.

Ama o erkekleri kim yetiştirdi?

Kadınlar.Evinde, dizinin dibinde, susmayı öğreterek, bastırarak, söz hakkı vermeyerek.Şimdi sıra bizde.Yetiştirdiğimiz erkeklerin kurduğu binayı,yıkıp yeniden inşa etme zamanı.

Ve bu defa tabela baştan asılacak:

Biz artık o binaya girmek istemiyoruz.

Yeni bir bina kuruyoruz — eşit, adil ve bizimle var olan.