Gastronomi Şehri Böyle Anılmamalı

Gastronomi kenti olarak anılan Gaziantep, yıllardır mutfak kültürüyle, lezzetleriyle ve kadim gelenekleriyle dünya çapında saygın bir yere sahip. Ancak son günlerde ortaya çıkan bazı görüntüler ve olaylar, bu itibarı ciddi şekilde sarsmaya başladı. Halk sağlığını tehdit eden bu durumlar yalnızca bireyleri değil, koca bir kentin imajını derinden yaralıyor.

Geçtiğimiz günlerde bir kasapta ortaya çıkan kabul edilemez düzenek, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Saniyeler içinde milyonlarca kişiye ulaşan görüntüler, Gaziantep’i dünya gündemine taşıdı; ancak bu kez gururla değil, utançla. Aynı şekilde bazı marketlerde tarihi geçmiş ürünlerin özellikle de beyaz et gibi yüksek risk taşıyan gıdaların satışa sunulduğu iddiaları, artık bardağı taşıran son damla oldu. Bir hazır yemek firmasında tespit edilen etleri ise  da cabası… İnsan sağlığını hiçe sayan bu davranışlar, yalnızca birer “olay” değil; bir sistem sorunu, bir gözetim eksikliği.

Bugün insanlar dışarıdan yemek yemeye korkar hâle geldi. Lokanta, kasap, market… Hangisine güveneceğini bilemeyen tüketici, en temel hakkı olan güvenli gıdaya erişim konusunda ciddi endişeler yaşıyor. Oysa gıda güvenliği bir lütuf değil, bir zorunluluktur. Halk sağlığı ise tartışmaya kapalı bir kırmızı çizgidir.

Türkiye genelinde her geçen gün artan gıda zehirlenmesi vakaları, bizlere açıkça bir şey söylüyor: Denetim mekanizması yetersiz.

Belediyeler, Tarım İl Müdürlüğü ve ilgili tüm kurumlar, mevcut denetim sıklığını artırmalı; gerekirse personel kapasitesi genişletilmeli, gerekirse cezalar ağırlaştırılmalı. Çünkü yapılan denetimler yalnızca bir “kontrol faaliyeti” değil, doğrudan hayat koruma mücadelesidir.

Gastronomi kenti olmak yalnızca güzel yemekler yapmakla değil, o yemeklerin güvenliğini garanti altına almakla mümkündür. Aksi hâlde her skandal, her ihmalkârlık ve her olumsuz görüntü, yıllarca emek verilerek oluşturulan imajımızı bir çırpıda yerle bir eder. Uluslararası ziyaretçilerin gözündeki güven kaybı da telafisi zor bir yara açar.

Artık daha fazla “gecikmeden” harekete geçme zamanı.

Halkın sağlığı, kentin itibarı ve sektörün geleceği için şeffaf, sıkı ve caydırıcı denetimler şarttır. Çünkü Gaziantep yalnızca lezzetiyle değil, güveniyle de anılmayı hak ediyor.