Gençliğin Kördüğümü: “Yarın Ne Olacak?”
11/12/2025 09:36 | Son Güncelleme : 12/12/2025 04:12
| Müslüm OKATAN
Ülkenin en çok tekrar edilen sorusu artık politika meydanlarında değil, gençlerin kendi iç seslerinde yankılanıyor: “Ne olacak?”
Her gün yüzlerce üniversite mezunu, sabah uyanır uyanmaz telefon ekranına bakıyor. Bir iş ilanı var mı? Bir umut ışığı yanmış mı? Bir atama yapılmış mı? Cevap çoğu zaman hayır.
Türkiye’de gençlik, belki de hiçbir dönem bu kadar belirsizliğin ortasında kalmamıştı. Üniversiteli işsiz sayısı ortada; dört yıl, altı yıl okuyup mesleğini yapamayan binlerce insan… Ve belki en çarpıcı olan: Sınıf öğretmeni olup inşaatta çalışan genç bir öğretmen anlatılıyor artık bu ülkede. Atama beklerken, hayat onu betonun soğukluğuna itiyor. Çünkü hayallerinin kapısı açılmıyor.
Gençler bunu görüyor, hissediyor, yaşıyor. O yüzden fırsatı olan, ailesinin imkânı yeten, bir şekilde yol bulan yurt dışına dönüyor yüzünü. Eğitimini orada almak, hayatını orada kurmak için. Kötü niyetle değil… Umut arayarak.
Ülkenin gençleri karamsar. “Geçer” denilerek geçmiyor; “Sabret” denilerek düzelmiyor. Gençlik, artık sabırdan çok çözüm bekliyor.
Bu karanlık tabloyu değiştirecek olan yine bu ülkenin iradesi olacak: Gençlere değer veren, liyakati esas alan, üretene nefes açan bir sistem… Yoksa kaybedilen her gün, geleceğin omurgasını zayıflatıyor.
Bugün gençlerin kafası karışık değil aslında.
Gençler gayet net görüyor:
Hak ettiği hayatı yaşamak istiyor.
Emeğinin karşılığını almak istiyor.
Öngörülebilir bir yarın istiyor.
Sorun gençlerde değil; sorun onların sesini duymayanlarda.
