İNSANLIĞIN SON CEPHESİ: EVRENSEL VİCDAN VE DİN SAVAŞLARININ GERİ DÖNÜŞÜ
12/11/2025 11:09 | Son Güncelleme : 12/11/2025 13:43
| Müslüm OKATAN
İNSANLIĞIN SON CEPHESİ: EVRENSEL VİCDAN VE DİN SAVAŞLARININ GERİ DÖNÜŞÜ
________________________________________
Ortaçağ’da savaşlar çoğu zaman Tanrı adına yapılırdı.
Hristiyanlık, İslam veya Yahudilik fark etmeksizin, her din kendi “ilahi hakkı” adına kılıç kuşanmıştı.
Sonra insanlık, aklın ve özgürlüğün doğuşunu simgeleyen Fransız İhtilali ile bu döngüyü kırdı; dinin değil, ulusların savaş dönemi başladı.
Ancak tarih her zaman ileri gitmez; bazen geri döner.
Bugün İsrail Başbakanı Netenyahu, “vadedilmiş topraklar” inancını yeniden sahneye taşıyarak, dini merkezli bir çatışma çağını canlandırmıştır.
Bu, yalnızca Gazze’de değil, tüm insanlık vicdanında yeni bir karanlık çağın kapılarını aralamıştır.
Fakat bu karanlıkta bir ışık da yanıyor: Sumud filosu.
O filo, dinin değil insanlığın bayrağını taşıyor.
İçinde farklı inançlardan, farklı coğrafyalardan insanlar var; onları birleştiren şey ne din, ne mezhep, ne çıkar.
Bir tek ortak payda var: Evrensel vicdan.
Bugün “evrensel vicdan” kavramı birçok toplum için hâlâ yabancı bir kelimedir.
Oysa bu kavram, insanın insana duyduğu en saf sorumluluğun adıdır.
Din, dil, ırk veya coğrafya üstüdür.
Ne yazık ki İslam dünyasında bu kavramın yankısı zayıf kalmıştır. Çünkü yüzyıllardır itaat kültürü, sorgulamanın ve evrensel insani değerlere ulaşmanın önüne geçmiştir.
Oysa gerçek iman, zulme sessiz kalmamakla ölçülür.
Ve bugün, Gazze’nin altında yatan çocuk sesleri, dünyayı yeniden vicdan sınavına çağırmaktadır.
________________________________________
OLUMLU YANLAR
• Evrensel vicdan bilinci, artık sadece Batı merkezli bir kavram olmaktan çıkmakta; dünyanın farklı bölgelerinde halk hareketlerinin ahlaki eksenini belirlemektedir.
• Sumud filosu ve benzeri girişimler, din temelli çatışmalar yerine insanlık temelli dayanışma kültürünü büyütmektedir.
• Musevi inancına sahip olup Gazze yıkımına karşı ses yükseltenler, “inanç insanı” ile “vicdan insanı” arasındaki farkı insanlığa göstermiştir.
• Sosyal medya ve küresel iletişim çağında, dünyanın sessiz kalmayan bireyleri bir araya gelerek “ortak insanlık bilinci” oluşturabilmektedir.
• Evrensel vicdan kavramı, yeni bir küresel etik düzenin habercisidir.
________________________________________
OLUMSUZ YANLAR
• Din, siyaset ve kimlik savaşları hâlâ halkların gündelik bilincini esir almış durumdadır.
• İslam dünyasında eleştirel düşünce ve insani dayanışma yerine mezhepsel aidiyet ön plandadır.
• Bazı dini liderler, zulme karşı çıkmak yerine, sessiz kalarak bu adaletsizliği meşrulaştırmaktadır.
• Vicdanı evrenselleştirecek eğitim ve medya kanalları zayıf; bu da halkların olaylara “bizden mi, onlardan mı?” ekseninde bakmasına yol açmaktadır.
• Evrensel vicdanın sesi, güç odaklarının propaganda makineleri arasında kolayca bastırılmaktadır.
________________________________________
SONUÇ
Evrensel vicdan, insanlığın son sığınağıdır.
Bugün silahlar din adına, çıkar adına, toprak adına patlarken, Sumud filosu gibi hareketler bize insanlığın hâlâ ölmediğini hatırlatıyor.
Gerçek iman, zulmedenle değil; zulme uğrayanla omuz omuza durabilmektir.
Tarih bir kez daha dönüm noktasında:
Ya din adına işlenen zulümlere sessiz kalıp karanlığa teslim olacağız,
ya da vicdanın evrensel bayrağı altında yeni bir insanlık çağını başlatacağız.
Unutmayalım:
Bir milletin büyüklüğü asker sayısıyla değil, zulme karşı durma cesaretiyle ölçülür.
Evrensel vicdan, dinlerin değil; insanlığın ortak kitabıdır.
________________________________________
OKUYUCUYA SORULAR
1. Sizce “evrensel vicdan” kavramı, dinlerin insani özünü yeniden canlandırabilir mi?
2. Din kaynaklı savaşlar çağında, inanç ve insanlık arasındaki çizgi nasıl korunabilir?
3. İslam dünyasında evrensel vicdan bilincinin gelişmemesinin temel nedenleri nelerdir?
4. Gazze gibi trajediler karşısında sessiz kalan toplumların ahlaki sorumluluğu nedir?
5. Sumud filosu gibi hareketler, gelecekte dünya barışının temeli olabilir mi?
