
Üniversite sınavı geride kaldı. Sonuçlar açıklandı, ekranlarda yüzbinlerce gencin sıralamaları belirdi. Gaziantep’te binlerce öğrenci, yıllardır süren bir maratonun sonuna geldi. O maratonun adı dershane koridorlarında uykusuz sabahlar, etüt merkezlerinde geçen geceler, defterlerin kenarına yazılmış küçük umutlar… Bu maratonun sessiz kahramanları ise ailelerdi. Kimisi ikinci bir işte çalıştı, kimisi evin bütçesinden kısıp özel derslere yöneldi, kimisi çocuğunun tek bir hayali için bütün düzenini baştan aşağı değiştirdi.
Fakat sınavın ardından masada kalan şey, sadece bir sonuç belgesi değil. O belgenin ardında çok daha derin bir gerçek var: Gençlerin geleceğe dair umutsuzluğu.Çünkü herkes biliyor ki aynı sınav bugün yeniden yapılsa, bambaşka sonuçlar çıkacak. Bu belirsizlik, gençlerin aklındaki güven duygusunu törpülüyor.
Bugün liselerde, etüt merkezlerinde ve gençlerin sohbetlerinde en sık duyduğumuz cümle şu:
“Okuyalım ama mezun olunca yurtdışına gidelim.”
Bu, geçici bir gençlik hayali değil. Bu, bir ülkenin kendi gençlerine yeterince güven verememesinin, hayal kurduramamasının ifadesi.
HAK VAR, AMA GELECEK YOK
Anayasa diyor ki: Eğitim hakkınız var. Anayasa diyor ki: Çalışma hakkınız var. Peki pratikte ne oluyor? Gençler eğitim hakkını kullanıyor, üniversitelere yerleşiyor. Ama mezuniyet sonrası iş bulma kısmına gelince tablo kararıyor. İşsizlik, düşük maaşlar, liyakat tartışmaları, torpil endişesi… Ve perdenin arkasında bizim göremediğimiz daha nice engel.
Bir öğrenci düşünün: Gaziantep Fen Lisesi’nden mezun olmuş, büyük bir başarıyla yurt dışında mühendislik okuyor. O genç geri dönmezse, kayıp sadece bir ailenin değil; bütün şehrin kaybı olacak. Bir başka örnek: Tıp fakültesini dereceyle kazanan bir genç, ileride doktorluk mesleğini Türkiye yerine Almanya’da icra ederse, bu kimin kaybı olacak? Sadece ailesinin mi, yoksa ülkenin mi?
İşte “beyin göçü” dediğimiz mesele tam da bu. Bir ülke, en kıymetli sermayesini – yani gençlerinin aklını, emeğini, hayallerini – başka ülkelere kaptırıyor.
KALANLAR, GİDENLER
Gençlerin göç hayalini küçümsemek kolay. “Gitmek çözüm değil, kalanlar da var” demek de mümkün. Ama asıl soruyu sormak zorundayız: Neden bir genç kendi ülkesinde hayal kuramıyor?
Eğer bu soruya cevap veremiyorsak, sorun ne eğitimde ne de sınav sisteminde… Sorun, gençlerin kendi ülkelerinde gelecek görememesidir.
Bugün Gaziantep’in en başarılı öğrencileri, valizlerini hazırlamadan önce hayallerini hazırlıyor. Ve o hayallerin çoğu bu ülkenin sınırlarını aşmak istiyor. Kalan kim, giden kim sorusundan önce şu soruyu sormalıyız: Gençlerin kalması için biz ne yaptık?





