Lezzete İnanan Üç İnsanın İzinde: Mecidiye Han
02/06/2025 09:03 | Son Güncelleme : 04/06/2025 03:19
| Müslüm OKATAN

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıyor Gaziantep. Havanın serinliğiyle harmanlanan taze ekmek kokusu, taş sokaklara yayılıyor. Tarihi Bey Mahallesi’nden yürüyerek adımlarını hızlandırıyorsun. Kulağında hafif bir ney sesi, gözünde üç yüz yılın yorgunluğunu taşımış taş bir han beliriyor: Mecidiye Han.
Bu sadece bir yapı değil; zamanı durmuş gibi hissettiren bir yer. Kemerlerinden süzülen güneş ışığı, avludaki nar ağacının gölgesine düşüyor. Sanki tarih sana “Hoş geldin” diyor. İçeri adım atarken geçmişin içine giriyor, geleceğe bir lezzet sözü veriyorsun.
Bir masa hazırlanıyor sana. Masada yalnızca tabaklar değil, hafızalar dizili. Zahterin kekremsi kokusu, tulum peynirinin kıvamı, taş fırından yeni çıkmış pidelerin çıtırtısı… Her biri, sen daha lokmayı almadan hikâyesini anlatıyor. Bu sofraya sadece karnını doyurmak için değil, bir kültürle tanışmak için oturuyorsun.
İşte bu hanın yeniden doğuşu; yalnız taşla, ahşapla değil, üç adamın hayaliyle mümkün oldu. Erhan Gencer, bu yapıya sadece bir çatı değil; bir vizyon çizdi. Taş duvarlara gelecek kattı.
Coşkun Yaycı, yıllarını verdiği mutfak bilgisini bu hanın her köşesine işledi. Her tarif, onun ustalığından geçmiş birer anı gibi.
Müslüm Işık ise ışığın sadece lamba değil, ruh taşıdığını kanıtladı. Her detayda onun estetik gözü, her duvarda onun içten dokunuşu var.
ebabın en leziz hali burada yeniden doğuyor: soğan kebabı, sarımsak kebabı, simit kebabı… Ama daha da fazlası var: Yalnız bayramlarda pişirilen o derin emek yemeği yuvarlama, dışı incecik, içi sıcacık içli köfte, sabırla sarılan zeytinyağlı dolma, limonla ekşisi dengeye gelen ufak köfte… Hepsi bir ailenin sofrasından çıkmış gibi sıcak, sanki anne eli değmiş gibi tanıdık.Her tabak, Coşkun Yaycı’nın çocukluk anılarından, annesinin mutfağından, yıllarını verdiği ustalıklardan üzülüp gelen bir hikâye.Her dokunuş, Erhan Gencer’in vizyonu ile geleceğe atılmış bir adım.Ve her ayrıntı, Müslüm Işık’ın ruhu ile bu taşlara yeniden can verilmiş gibi.Akşam yaklaştıkça han başka bir ruha bürünüyor. Avluya minderler seriliyor. Sazlar akort ediliyor. Göz göze gelen bakışlarla bir türkü başlıyor. Bu bir sıra gecesi… Ama şarkılardan öte bir şey bu: dostluk, hatıra, sohbet, içtenlik.
Mecidiye Han’da geçirilen bir gün, sadece bir gezi değil; bir dönüşüm. Dönüp gittiğinde üzerinde kalan bir koku, bir tat, bir ses oluyor. Burası, bir zamanlar kervanların konakladığı yerde şimdi turistlerin ruhuna dokunan, geçmişle bugünü bir araya getiren, üç yürekli adamın lezzetle kurduğu bir köprü.
Ve işte sen, o köprünün tam ortasında duruyorsun. Belki bir dolma kaşığında çocukluğuna, belki bir türküde geçmişine dokunuyorsun. Çünkü burası sadece bir han değil; lezzete inanmış üç insanın yüreğiyle hayat bulan bir masal.






Bunlar da ilginizi çekebilir
Pendir Adam 8 Mart'da Gönülleri Fethetti
EN ANLAMLI 8 MART KADINLAR GÜNÜ KUTLAMASINI GAZIANTEP'İN ÜNLÜ FENOMENİ FATİH ΤΙΒΙΚ YAPTI.
2 ay önceOba Makarna WEPs imzacısı oldu
Türkiye’nin lider makarna üreticisi ve ihracatçısı Oba Makarna, kısaca WEPS olarak bilinen Birleşmiş Milletler Kadının Güçlenmesi Prensipleri'nin imzacısı oldu.
2 ay önce